KOMPOZİSYON

Torosların Vakur Ve Asil Evlâdısın Adana!    


05 Aralık 2021

Torosların Vakur Ve Asil Evlâdısın Adana!       

                                                                                 

Torosların koynunda uyuyan bir perisin şirin Adana! Deli dolu masallarımızı hakikat(in)le emzirensin. Kuruyan gönüllere bengisu hükmündesin. Adın tarihe şerefle ve şanla kazınmıştır senin. Ne çok şey sığdırmışsın 5 Ocak tarihli takvim yaprağına.

Kadim bir milleti tarihten silmeye çalışan Mondros'un o abus suratına indirilen okkalı bir Osmanlı tokadısın Adana! ''Yenildik, bizim için her şey bitti'' diyen korkakların aksine, yepyeni bir umut, yepyeni bir başlangıçsın. Gönül bahçelerimizde açan umut çiçeğisin. İstiklâl ve istikbal savaşının muzaffer komutanına el ve gönül verensin. Esareti asla kabul etmeyen, ölümü esarete tercih eden şanlı Ata'yı 11 gün gönül köşkünde misafir edensin.

Vatan şairi Namık Kemal’in bundan bir buçuk asır evvel haykırdığı “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, / Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini?” hazin nidasına sağa sola bakmadan, ateşle barut arasında bile büyük bir kararlılıkla "Ben varım" diyensin.  Gençlerinle, yaşlılarınla, kadınınla, kızınla ve kızanınla hep bir ağızdan “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,/Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!” diyensin sen.

Kanayan yaralara merhem, Çukurova'nın susuzluktan şerha şerha yarılan topraklarını sulayan gözyaşısın. Kuvay-ı Milliye ruhuyla soylu bir at misali şahlanansın. O vatansever Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilâtı'nla bu kadim topraklara hürriyetin mührünü basansın.

Ay yıldız al bayrağın altında gölgelenen vatansever halkına acıların en büyüğünü yaşatan düşman karşısında dimdik duransın Adana. Haksızlık karşısında susmayan, avazı çıktığı kadar bağıransın. Fransızlar ve onların taşeronluğuna soyunan Ermenilerce acımasızca katledilen günahsızlara kol kanat gerensin. Her şart altında "Ya istiklâl ya ölüm" diyensin.

Türk'ün her karış vatan toprağını namus bellediğini, bu uğurda canını vermeyi ulvi bir vazife saydığını ve savaş meydanlarında yenilmezliğini cümle cihana haykıransın Adana! Yeşiloba’nda toprağın kara bağrında sonsuzluğu solur, ölümün kapısından geçerek ölümsüzleşen aziz şehitler. Bayrak onların kutlu kanıyla daha bir allanır ve mânâ taşır.

Vicdanların pas tuttuğu demlerde nice işkencelere, çığlıklara ve ölümlere tanıksın Adana! Zira bu aziz toprakların düşman çizmeleri altında ezilmesi asla kabul edilir bir durum değildi. Sen dik başlı Torosların emzirdiği yiğit bir çocuksun. Onun içindir ki, kahraman Adanalılar başı masmavi bulutlara değen Torosların Fransız esaretinde olmasını bir türlü içine sindiremiyorlardı. Zira hiçbir ecnebi, Torosları zincire vuramazdı. Karacaoğlanların ve Dadaloğluların yurdu sonsuza dek özgür yaşamalıydı. Sevdalar vuslatla anlam kazanmalıydı. Adana düşmana teslim olamazdı, olmamalıydı da. Teslimiyet onun şanına yakışmazdı. Çünkü bu aziz topraklar şehit kanlarıyla alınmış, yine şehit kanlarıyla sulanmadıkça verilemezdi. Bu düşüncelerle nice Kuvay-i Milliyeci kahraman, Fransız ve Ermeni çapulculara kafa tutmuştu.

Karboğazı kızılca kıyameti yaşıyordu o günlerde. Kuşlar bile saçaklarda şehrin işgaline ağlıyor gibiydi. Dağların tepelerini inatçı bir sis çepeçevre kaplamıştı. Yollar, üstünden geçen düşman çizmelerini teper gibiydi. Denizler, küstahlıkta sınır tanımayan düşmanların yüzüne kusuyordu nefretlerini. Acılar yüreklerde, hıçkırıklar boğazlarda düğümleniyordu. Gece, kapkaranlık sırlarını taşıyordu heybesinde. Karıncalar kış demeyip çıkmışlardı yuvalarından. Hepsi de sanki şehit cenazelerine gül suyu taşımak için emre amade bekliyorlardı. Toprak, üstündekilerin sevdasıyla daha bir büyüyordu aşk dolu yüreklerde.

Esaret günlerinde özgürlük ateşiyle ruhunu dağlayansın Adana! Hayatın beşiğinde bir ömür özgürlük türküleri söyledin hep. Zifiri gecelerden yılmadığın için apaydınlık günlerle ödüllendirildin. Hep kazanmaya odaklandığın için kaybetme korkusunu hiç bilmedin.

Selâm olsun bu bereketli toprakları ağyara yâr etmeyenlere! Selâm olsun Torosların başını öne eğdirmeyenlere! Selâm olsun Kabillerin karşısında Habillerin yanında duranlara! Selâm olsun  Yüzbaşı Sinan Tekelioğlu ve silah arkadaşlarına! Selâm olsun tüm varlığını ve canını bu topraklara adayanlara! Selâm olsun esaret zincirini özgürlük balyozuyla kırıp parçalayanlara! Selâm olsun hürriyetin fitilini ateşleyenlere! Bir değil bin kez selâm olsun.

Nihat Malkoç