Nazım Hikmet’in Davet şiirinde Adanalılık


24 Haziran 2021

 

nazim-hikmet-001.jpg

Ova Yayınları ve adanapost genel yayın yönetmeni Mehmet Yürekli, köşesinde 'Nazım Hikmet’in Davet şiirinde Adanalılık..' başlıklı bir yazı yayınladı..

İşte o yazı:

Nazım Hikmet’in Davet şiirinde Adanalılık

Nazım’ın “Davet” şiirini okurken, onda hep kendimi buldum, şiirin öznesi topluma karışıverdim. “Bu memleket bizim” derken, işaret edilen topraklar önce Adana oldu benim için sonra Anadolu, hatta bütün bir Darülislam..

Çocukluğumdan beri.. Başka bir gözle bakındım çevremdekilere. Dikkatli… Derinlemesine… Her şeyde özü ararcasına!

Hayran bir bakışla baktım dağlara, taşlara, toprağa, kuşlara!

Sevgiyle baktım evlere, yollara, insanlara…

Tarihî yapılara, çeşmelere, köprülere, kiliselere, camilere, hatta mezarlıklara, mezar taşlarına bile sevgiyle baktım…

Aranıp durdum hangisinin ruhu ruhuma aşina, yakın,  hangisinin ruhu ruhuma yabancı, uzak diye.

Her anı miraç bildim. Tanrı misafiri, hızır bildim herkesi, baş tacı ettim.

Nazım’ın “Davet” şiirini okurken, onda hep kendimi buldum, şiirin öznesi topluma karışıverdim.

“Bu memleket bizim” derken, işaret edilen topraklar önce Adana oldu benim için sonra Anadolu, hatta bütün bir Darülislam..

“Bu davet bizim” diyenlerin de arasındaydım. Özgür ve kardeşçe yaşama isteğiydi, özlemiydi bu.  Bu davet, bu toprakların sesi, milletimizin sesi, dahası Adana’nın sesi olmadı mı bin yıldır? İslam medeniyetinin sesi?

Nazım Hikmet Davet şiirinde  medeniyet yolculuğumuzu anlatmaz mı?

Siyonist Yahudiler kendilerini ayrıcalıklı ve üstün görürler, başka milletlere hor bakarlar, köle görürler.. Hıristiyanlar cennetten kovuldu diye insanı kötü görürler..

Kapitalizm ve sosyalizm ne kadar acımasız olduğunu, sömürü düzeni olduklarını yaptıkları katliamlarla yeterince ortaya koymadı mı? Bu şiiri Amerikan başkanları okuyamaz.. Amerika’da sadece Mlacom X okur ağlayarak.. Bu şiiri İngiliz, Fransız, İtalyan devlet adamları da okuyamaz.. Avrupa’nın yüzüne okuduğumuz milli marşımızda ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!’ dizesi var. Bu şiiri ne Hitler, Musolini okuyabilir ne de Mao, Lenin, Stalin okuyabilir.. Çin ve Rusya Asya’yı kan gölü yaptı yirminci yüzyılda, Müslüman katliamlarıyla.. Hala da devam ediyor ezen ve sömüren üstünlükleri.

Bu şiirde İslam vicdanı kanamaktadır. Bu şiirde Müslümanların sesi vardır.

Bu vatanın her şeyiyle  bize  ait olduğunu haykırırken, özgürlük ve bağımsızlık talebini yinelerken duygularımıza sözcülük etmez mi? On dört asırlık, bin yıllık tecrübenin sesi bu şiir. Ütopya değil İslam’ın daveti olunca..

Bu şiir, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm insanların kimseye tanrılık taslamadan ve kulluk etmeden,  eşit haklara sahip özgür bireyler olması gerektiğini belirtmektedir. Sosyal eşitliğe ve kardeşçe yaşama vurgu yapmaktadır.

Herkesin kendi ayakları üzerinde durmasını, güçlü olmasını, özgürce yaşaması gerektiğini ve sosyal eşitliğin sağlanmasını istemektedir. Bunların özlemini çektiğimizi dile getirirken, şair, kuşkusuz duygularımıza tercüman olmaktadır.

İnsanların, Allah’ın karşısında, ahlak ve hukukun karşısında eşit olduğunu ve kardeşçe yaşanması gerektiğini belirtir bu şiir. Ahlak ve hukukun üstüne kimse çıkamaz, paspas edemez!

Şiirde Nazım Hikmet'in özgürlüğe, eşitliğe, kardeşçe yaşamayı paylaşıma daveti vardır. Bu ülkenin insanı olarak, bir Adanalı olarak şairi alkışlıyorum, davetini yineliyorum..

Şiirde tema, evrensel bir konu olan kardeşlik isteği ve davetidir. Ben tarihe bakınca bu kardeşliğin, İslam kardeşliği olduğunu görüyorum. Kimseye tanrılık taslamamak, kimseye kulluk yapmamak.. İşte ben buna Adanalılık diyorum, efendilik diyorum..

“Bu hasret bizim”, diyenlerle dert ortağıyım.

Bu şiirde “bu cennet bizim” deyişine hasta oldum. Cennet dediği yer Adana’ydı bana göre, Anadolu’dan önce..

Kim ne derse desin ‘Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan’ toprak kesinlikle Adana’dır bana göre.. Toroslardan eğilip boynunu uzatarak Akdeniz’den su içen o terli at başını ancak Adanalı taşır omuzlarında.

‘Ve ipek bir halıya benzeyen toprak / Bu cehennem, bu cennet bizim!’ deyince Nazım Hikmet de Adanalı olur bana göre ve bir hemşerimi dinlemeye başlarım..

Ben sürekli ‘bizim’ olana öylesine özlem duyuyorum ki…

Devet şiirini buyurun okuyun. Yanılıyor muyum? Siz de görün..

DAVET

 

Dörtnala gelip

Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim!

 

Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak

Bu cehennem, bu cennet bizim!

 

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın

Yok edin insanın insana kulluğunu

Bu davet bizim!

 

Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşçesine

Bu hasret bizim!

adanapost.com