KOMPOZİSYON

İstiklâl Destanının İlk Satırı: Adana


04 Aralık 2021

"Bende bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette,

bu güzel Adana'da vücut bulmuştur."

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

İstiklâl Destanının İlk Satırı: Adana

Asırlardır Türk medeniyetine yuva olmuş kadim Anadolu toprakları tarihin her döneminde vatan düşmanlarının hedefinde olmuştur. Yurda göz diken, bu vatanın bütünlüğünü, milletin dirliğini bozmaya çalışan alçaklar her zaman var olmuş; düşmanlarla bazen maddi bazen manevi anlamda mücadele eden atalarımız çok çetin savaşlara rağmen istiklâl düsturundan bir kez olsun vazgeçmemiştir. Tam yüz yıl önce vatan topraklarının bağımsızlığı, iman ve bayrak için gösterilen kurtuluş mücadelesi de işte bu istiklâl davasının en büyük ve en güzel örneğidir.

"Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi" dizesi gibi müthiş bir teşbihle Mehmet Akif'in zihinlerimize kazıdığı mübarek atalarımızın bugüne kadarki kahramanlıkları, yurdun dört bir tarafında tarihe yazılmıştı. Mondros Mütarekesi’nden sonra Anadolu topraklarının her köşeden işgal altına alınmaya başlaması ile kan dökülerek kazanılan bu vatanın düşman askerlerine öylece bırakılamayacağını düşünen ulu önder Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, savaşmaktan ve düşmanı bir daha dönmemeleri üzere kovmaktan başka çıkış yolu bulamamıştı. Yurdun ve halkın vaziyetini tespit etmek ve bundan sonra yapılabilecekleri planlamak için harekete geçen Mustafa Kemal, ilk olarak tüm komuta sorumluluğunu almak ve güneyde başlayabilecek işgallere karşı tedbirli olmak için Adana’da konaklamış ve burayı gözlemlemiştir. Kaldığı süre boyunca bütün Anadolu’nun güzelliklerini ve Türkün özgürlük aşkını, cesaretini, vatanseverliğini Adana’da gören önderimiz bu milletin esaret zinciriyle yaşayamayacağını bir kez daha anlamıştı. Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak ve zaferle taçlandırmak için yüce bir ruha ihtiyaç vardı ve bu yüce ruh Adanalıların gözlerinde okunuyor, güç ve cesaretinde belli oluyordu. Yeni yıkılmış bir devletin ardından kayıplar ve maddi imkânsızlıklarla boğuşan halk “Ya istiklâl ya ölüm” dercesine azmediyor ve tüm engellere meydan okuyordu. Mustafa Kemal’in hisleri isabetliydi çünkü planlarını yaptıktan sonra gerekli talimatları vermiş ve büyük kurtuluş harekâtı başlamıştı. Daha önce Çanakkale'yi geçilmez yapan; sonra Samsun'da, Amasya'da, Sivas'ta milleti ayağa kaldıran; İzmir'de, Maraş'ta, Antep'te, Urfa'da düşmanın bileğini büken ve Sarıkamış'ta vatan için her şeyi feda eden ruh hep aynıydı.

Asırlardır olduğu gibi, yurdumuzun mübarek toprakları şehitlerimizin kanlarıyla ıslandı, o ıslanan topraklardan taptaze bir fidan yeşerdi ve bugün o fidan tam yüz yıllık ulu bir çınar oldu. Tarihi mücadele ve zaferlerle dolu ulusumuz yüz yıl önce, yüzyıllarca anlatılacak ve unutulmayacak bir destan daha yazmıştı. Ter, gözyaşı ve kanlarını dökerek, vermesi gerektiğinde gözlerini kırpmadan canlarını vererek bu destana ortak olan atalarımız, şehitlerimiz, gazilerimiz ve istiklâl destanının ilk satırı olan Adana ve Adanalılar… İyi ki varlar.

Şükrü GÜLSOY