Hür Adana
Hani bu dağları aşan korkusuz düşmanın çelikten arzusu?
Nerede onların yağ gibi tarlalara dikilen kararlı bakışları?
Kafalarını indiremeden baktıkları Adana semalarında
Gördüler mi şimdi halkın yenilmez efkârını?
Tozu toprağa katıp üzerimize doğru gelirken bir hal
Tuttu Fransız’ın acemice işgal isteği midesini
Kaldıramadı tabi basit kültürüyle bu toprakların erdemini
Ankara’dan bir haber süngülerini çaprazladılar Allah’a.
Kırılacak mı sandılar ülkesizlerin ülkelerinde kırdıkları kalpler gibi
Çelik Adana’nın yüreğini, bir halde yaralanmış olsa da
Başaracak, bıyıklarını burarak küçük Asya’yı ezeceklerdi ayaklarıyla!
Bilmeden inadına yürüdüler bilinmez parlak bir ışıkta.
Uyanınca aslan ilk önce hırıltısı geldi Toros’un eteklerine pustu!
Bu hal nedir diye bakarken, düştüler bilmeden Fransız’lar yola
Geri geri kaçarken, hatanın nerede olduğunu bile düşünemeden
Öylece Akdeniz’e sürtüne sürtüne gittiler, gözleri arkalarında.
Baş eğmez Adana yaralarıyla biraz ürkek hale düşmüşken bile
Kükredi küffara doğru, kalbinde Allah korkusuyla hür Adana.
Ankara’dan mavi gözler bakıyordu zafere, İzmir sahillerine
Adana’nın tarlalarına bakıyordu, Akdeniz diyordu içinden.
Ve ekliyordu, ‘kopmaz kıyamet burada, Türk varken’…
Hüseyin Sürücü