Adananın Zafer Destanı
Bir şehir ki en dâvetkar haliyle çağırdı Ata’yı
‘’Yak artık meşaleyi’’ dedi, güneşten parlak ülkemde
Bütün bir milletin yası, ateş kırmızısı olup
Dolaştı bütün bir yurdu, yükseldi sonra gökyüzüne
Yurdu kurtarmak dillere ne kutlu, hoş bir tabirdi
Ne de büyük bir inançtı, o yüreklerde Ya Rabbi!
Bir olmanın, birlik olmanın, vatana yar olmanın
Zamanı çoktan gelmişti, bu mühim elzem hallerin
İnanç tamdı hep ruhunda, böyle muteber milletin
Etrafında ordu ordu, kol gezerken hor hain
Arş; inliyordu durmadan, yiğitlerin davudi seslerinden
Feryat figan ağlıyordu, namahreme kederinden.
Zaman zorlu ve kasvetle, ilerlerken öğretmişti
Yılmamayı metaneti, sabrı ve birçok ahvali
Öyle ki, bazen yiyecek, yoktu bir lokma ekmeği
Aç mıydı? Değildi asla! Adana’nın yiğitleri
Bir billur ses duyulurken, Adana semalarından
Tanıdık gelmişti bu ses, kulak kesildi herkes,
Yüreklere su serpildi, feri kaçmış gözlere can
Tüm yurt oldu bağ-ı cennet, bütün bir millet bahçıvan.
Ağızlardan dökülürken, ‘’Lazım bize, azim, karar’’
Bir ürperti dolaştı, tüm naif kalpleri saran
İstikbal tehlikede, Hey! Yok mu sılayı kurtaran
Duyuldu bir ses elbette, ‘’Bu vatan, kutsal armağan’’
Alıp omzuna yükünü, nice yollar aşındırıp
Toplandı Pozantı, bıçak kemiğe dayanık.
Gözlerde sönmeden yanan, çakmak çakmak zaferden ışık
Güneyin bağrında açıverdi mis kokulu bir sarmaşık
Mücadelenin en sağlam kökleri burada salındı
Her salisenin ahı Fransız’ın alnına yazıldı
Unutmasın diye hiçbir nefes Karboğaz Olayı’nı
Gülek’li Hatice tarihe kazıdı.
Muzmahil düşman nadandı, ona od oldu mertin çehresi
Ne yollara engel koydular tuzak doluydu çevresi
Kâr etmedi bir tek şey kimse alamadı toprak
Döndü eli boş Fransız’ı Ermeni’si
Bir bayrak ki dalgalandı , düşman oldu bağrı veran
Bir bayrak ki dalgalandı, düşman oldu hak ı yeksan
Bir şehir ki Adana, oldu sanki bir ana
Tepeden tırnağa! Cesareti doğuran. . .
Elif Yılmaz