Adana Destanı
Beden değil şu Toroslardan inen,
Tufan Paşa’n, Saim Bey’in, Ahmet’in, Hatice’n,
Her biri ayrı kahraman, korkusudur düşmanın.
Yiğitleri bitmez benim güzel Adana’mın.
Yaban eli olmaz, olamaz memleketim,
Sen rahat uyu toprağında aziz şehidim.
Bağımsızlık uğruna verilir binlerce can,
Ey Adana! Kolay yazılmaz böyle destan.
Düşman sarmış Adana’mı beyhude,
Halkımın kanı ya ölümedir ya istiklale.
Fransız işgal edip kazandık diye sevinir,
Bilmez ki Türk’ün gücü yedi cihanda bilinir.
Teslimiyet neymiş bizde bu cesaret varken,
Hürriyeti yitmiş milletlerin canı boğazındayken,
Atam gelmiş toplamış çevresine halkını,
Geldikleri gibi gitmişler terk etmişler Adana’yı.
Can olur atarız bu şehirde, adım adım;
Kan olur akarız renk katarız sana bayrağım.
Bu topraklarda özgürlüğü kimseler değişmez,
Memleketimdeki yiğitler hiçbir yerde yetişmez.
Kaçalım diyen yok adımlar hep ileri,
Biri şehit olsa yine gelir hep biri.
Korkmaz, sakınmaz budur Türk’te alın yazı,
Fransız’ın gözünde cehennem şu Karboğazı.
Kadın, yaşlı demeden sokaklara dökülmüş,
Memlekete girene etten duvar örülmüş,
Fransız tutsak edilip yurduna sürülmüş,
Yabancı ellerin pençesi toprağımdan sökülmüş.
Ey bu toprakların evladı, unutma ceddini;
Yoksulluğun ortasında alınan onlarca zaferi,
Her bir Türk oğlu özgürlüğün neferi,
Adana’nın evladı, gör içindeki cevheri.
Süreriz Toroslardan atları, şaha kaldırarak;
Gönderlerden düşmez şanı büyük al bayrak,
Ne güzel memlekettir, zordur eşini bulmak,
Bu topraklarda zaferin adıdır 5 Ocak.
Sel gibi taşar geliriz, önümüzde durulmaz,
Durulmaz kanımız siperimizdir vurulmaz.
Canını feda eden şehide ölüm yazılmaz,
Yazılmaz ey oğul, böyle destan yazılmaz.
Murat Soylu